Günümüzde kadına yönelik şiddet, çoğu zaman göz ardı edilen bir gerçek olarak toplumun çeşitli kesimlerinde varlığını sürdürmektedir. Ne yazık ki, şiddet mağduru kadınların hikayeleri, toplumun içindeki karanlık köşe ve çıkmazları aydınlatan trajik öykülerle doludur. Son dönemlerde yaşanan bir olay, bu gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi. Bir anne, eşi tarafından kızıyla birlikte brutal bir şekilde katledilirken, bu olayın öncesinde verdiği çarpıcı mesajlar, hem aile içinde hem de toplumda devrim niteliğinde bir farkındalık yaratma potansiyelini barındırıyor.
37 yaşındaki Fatma Yıldız, yaşadığı sorunları aile üyeleriyle paylaşıyor ve “Sonum iyi olmayacak” diyerek eşi Halit Yıldız’ın kendisine ve çocuklarına yönelik tutumunun ciddiyetine dikkat çekmeye çalışıyordu. Özellikle son dönemlerde artan istismar ve şiddet olayları, Fatma’nın endişelerini pekiştirmişti. Evdeki huzursuz ortamın yarattığı stres, onun üzerinde büyük bir psikolojik baskı oluştururken, aynı zamanda da çocukları için son derece tehlikeli bir durumun habercisi oluyordu. Fatma, eşiyle olan tartışmalarının hemen ardından ailesine bir kez daha bu durumu ilettiğinde kimse onun bu uyarısını ciddiye almadı. Bu, kendisini büyük bir tehlikenin içinde bulmasından sadece birkaç gün önceydi.
Olayın yaşandığı gün, Fatma’nın içindeki korku doruk noktasına ulaştı. Kızı Zeynep'in yanında bulunması, durumu daha da içler acısı hale getiriyordu. 5 yaşındaki küçük kızın gözleri önünde annesi, eşi tarafından acımasız bir şekilde öldürüldü. Halit Yıldız’ın öfkesi, tüm aile hayatını etkilemiş ve son bir noktaya ulaşmıştı. Fatma'nın ailesinin durumu, bir kez daha toplumsal algıları, aile içindeki dinamikleri ve kadına yönelik şiddetin boyutlarını sorgulamaya itiyor. Olay sonrası Fatma’nın ailesi, hem acı içinde hem de büyük bir adalet arayışıyla doluydu. Aile üyeleri, bu tür trajik olayların bir daha yaşanmaması için zamana sıkıştırılmış bir mesaj vermek istiyorlar.
Maalesef, bu olay sadece bir kadının yaşadığı bir trajedi değil, aslında toplumun göz ardı ettiği birçok hikayenin sadece bir örneği. Ülkede kadına yönelik şiddet sayılarının artması, yetkilileri harekete geçirecek bir farkındalık yaratmakta gecikiyor. Kadınların kendilerini koruma konusundaki en büyük engel, birçok zaman mağdur oldukları durumların ciddiyetini ifade edememeleri veya ifade etmekte zorlanmaları oluyor. Fatma’nın hikayesi, bu bağlamda ses getiren bir örnek olma potansiyelini taşıyor.
Bölgedeki kadın dernekleri, bu tür olayların önlenmesi adına daha ciddiye alınması gerektiğini vurgulamakta ve toplumsal farkındalığı artırmak için çeşitli kampanyalar düzenlemektedir. Fatma Yıldız’ın hikayesi de bu kampanyaların bir parçası olarak tüm toplumun dikkatine sunulacak. Onun ve onun gibilerin yaşadığı acılar, olayların ciddiyetini anlamamız ve bir daha yaşanmaması için gereken önlemleri almamız adına önemli bir hatırlatmadır.
Evet, son derece trajik bir sonla sona eren Fatma'nın hikayesi, sadece onun değil, aynı zamanda38404 tüm kadınların hikayesidir. Bizlere düşen ise, bu trajik olayların bir daha yaşanmaması için güçlü bir sinerji oluşturarak, sesimizi daha gür bir şekilde duyurmak ve isyan etmemiz gerektiğidir. Unutmayalım ki; sesimizi çıkarmak, farkındalık oluşturmak ve çözüm için el birliğiyle mücadele etmek, bir kadının hayatını kurtarmaktan çok daha fazlasıdır.