Sanatın doğadan ilham aldığı gerçeği herkesçe kabul edilen bir olgudur. Ancak bu bağlamda doğanın kendisinden elde edilen malzemelerle yaratılan eserler, izleyicileri başka bir boyuta taşımaktadır. Sanatçı Ayşe Yılmaz, kırsal alanlarda tek tek topladığı tohumlar, ağaç kabukları, dallar ve kurumuş bitkilerle yarattığı benzersiz sanat eserleriyle dikkat çekiyor. Yılmaz, bu doğal unsurları bir araya getirerek, adeta doğanın ruhunu sanat dünyasına taşıyor.
Ayşe Yılmaz’ın eserleri, yalnızca görsel bir şölen sunmanın ötesine geçiyor. Onun için doğadan topladığı her bir elementin ruhu ve hikayesi var. Yılmaz, ağaç kabuklarını, tohumları ve ölü bitkileri, sadece birer malzeme olarak görmüyor; bu unsurların her biri, doğanın döngüsünü ve yaşamın sürekliliğini simgeliyor. Eserlerinde sıkça yer verdiği tohumlar, yeni hayatların başlangıcını temsil ederken, kurumuş bitkiler hayat döngüsünün sona erdiğini ve yeniden doğuşun sembolü haline geliyor.
Sanatçının eserlerinde sıkça rastlanan bir diğer malzeme ise ağaç kabuklarıdır. Doğanın kendi elinden çıkma olan bu unsurlar, sadece sargı malzemesi değil; aynı zamanda yapıların ve formların temelini oluşturuyor. Yılmaz, bu kabukları farklı tekniklerle bir araya getirerek jakar serileri, heykelsi yapılar ve duvar panelleri oluşturuyor. Her biri, doğanın sunduğu farklı dokularla zenginleştiriliyor ve izleyicilerle buluşuyor. Yılmaz, bu süreçte doğanın sunduğu güzellikleri ve çeşitliliği en iyi şekilde yansıtmayı hedefliyor.
Ayşe Yılmaz, sanat eserlerini yaratırken sürdürülebilirliği de ön planda tutuyor. Doğadan topladığı malzemeleri kullanmanın yanı sıra, bu süreçte çevre bilincine de vurgu yapıyor. Eserlerinin yapımında atık malzemeleri değerlendirme, organizmalara zarar vermemek için dikkatli seçimler yapma gibi konular, Yılmaz’ın sanata yaklaşımını şekillendiriyor. Yıllardır doğada geçirdiği zaman, ona yalnızca estetik bir bakış açısı kazandırmakla kalmamış; aynı zamanda çevresel sorunlara duyarlılığını da arttırmıştır.
Yılmaz, “Sanatın geçici bir yanı var; ama doğanın olumlu etkisini kalıcı hale getirebiliriz. Eserlerim, insanları doğayı korumaya ve onunla bir bağ kurmaya teşvik etmek için bir araç” diyor. Bu sözleri, onun sanata olan tutkusunun arkasındaki motivasyonunu özetliyor. Topladığı doğal unsurlar, sadece bireysel bir tercihten ibaret değil; aynı zamanda çevresel bir mesaj taşıyor. Bu yönüyle Yılmaz, sanatını sosyal bir değişim aracı olarak kullanıyor.
Yılmaz’ın eserleri, çeşitli sergilerde görücüye çıkıyor ve izleyicilerin beğenisine sunuluyor. Sanatçının eserleri, sergilendikleri mekanlarda adeta doğal bir hava yaratıyor. Her bir eser, doğanın yüceliğini, değişkenliğini ve döngüselliğini en iyi şekilde yansıtıyor. Ziyaretçiler, bu eserleri incelerken hem estetik bir deneyim yaşıyor hem de doğanın dengesinin önemini kavrıyor.
Sergilenen eserlerin yanı sıra Yılmaz, atölye çalışmaları da düzenleyerek, ziyaretçilerini doğayla daha fazla etkileşime geçirmeye teşvik ediyor. Bu atölyelerde katılımcılar, doğadan toplanan unsurlardan kendi eserlerini oluşturarak, hem keyifli vakit geçiriyor hem de doğanın içinde kayboluyor. Bu deneyim, onların doğaya bakış açılarını değiştirmeyi amaçlıyor ve sanatın doğayla olan bağlantısını pekiştiriyor.
Sonuç olarak, Ayşe Yılmaz’ın doğadan topladığı unsurlarla yarattığı sanat eserleri, sadece görsel bir keşif değil, aynı zamanda bir çevrelilik ve doğaya sahip çıkma çağrısıdır. Doğanın sunduğu güzellikleri anlamak ve bu konuda duyarlılık geliştirmek için izleyicilerine güçlü bir mesaj veren Yılmaz, sanatı ile geleceğe umut taşıyor.