Bağırsak kanseri, son yıllarda dünya genelinde alarm verici bir artış gösteriyor. Özellikle 20-40 yaş arasındaki genç bireylerde gözlemlenen vakalar, tıp camiasında endişe yaratıyor. Bu durum, hem sağlık uzmanlarını hem de toplumları harekete geçirmeye yönlendiriyor. Peki, bu artışın arkasında yatan nedenler neler? Gençlerin de risk altında olması, hangi faktörlerden kaynaklanıyor? Tüm bu soruların cevapları haberimizde.
Bağırsak kanserinin artması, birçok faktörden kaynaklanıyor. Birinci nedenle birlikte, genetik yatkınlık da dikkat çekici bir unsur. Ancak beslenme alışkanlıkları, hareketsizlik, obezite ve stres gibi çevresel faktörler, bu kanser türünün yaygınlaşmasında büyük rol oynuyor. Fast food kültürünün yaygınlaşması, işlenmiş gıdaların tüketiminin artması ve lif açısından düşük besinlerin tercih edilmesi, bağırsak sağlığını olumsuz etkiliyor. Araştırmalar, özellikle işlenmiş gıdaların ve kırmızı etin sık tüketiminin bağırsak kanseri riskini artırdığını gösteriyor. Bunun yanı sıra, yeterli sebze ve meyve tüketiminin olmaması da bu hastalığın artışına katkıda bulunuyor.
Bir diğer önemli faktör ise fiziksel aktivite eksikliği. Modern yaşam tarzı, birçok bireyi hareketsiz bir yaşam sürmeye itiyor. Düzenli egzersiz yapmayan bireylerde obezite riski artarken, obezite de bağırsak kanseri riskini yükseltiyor. Bununla birlikte, genetik yatkınlığı olan bireyler, kötü yaşam alışkanlıkları ile bir araya geldiğinde, kanser gelişim riski çok daha yükseğe çıkabiliyor. Geçmişte ailede bağırsak kanseri vakası bulunan bireylerin, düzenli tarama testleri yaptırması büyük önem taşıyor.
Geçtiğimiz yıllar içerisinde yapılan araştırmalar, bağırsak kanserinin yaş ortalamasının giderek düşmekte olduğunu gösteriyor. 20 yıl öncesine göre daha fazla genç birey, bağırsak kanseri tanısı ile karşı karşıya kalıyor. Örneğin, 2000 yılında 20-39 yaş arası bireylerde% 5 olan bağırsak kanseri vakaları, günümüzde %10’un üzerine çıkmış durumda. Çocukluk döneminde obezite oranlarındaki artış, genç yetişkinlerde bu hastalığın görülme oranını etkilemektedir.
Gençler arasında bağırsak kanserine yatkınlık, farklı yaşam tarzları ve beslenme biçimleri ile de ilgilidir. Özellikle okula giden çocuklar ve gençler, okul kantinlerinde sağlıksız gıdalara erişim sağlamakta ve eve geldiklerinde de bireysel olarak düzensiz ve sağlıksız beslenme alışkanlıklarını devam ettirmektedir. Stres de bir diğer etkendir; özellikle üniversite döneminde artan sınav stresi ve sosyal baskılar, bireylerin sağlıklı yaşam tarzından uzaklaşmasına neden olmaktadır.
Bağırsak kanseri için erken tanı, hayati öneme sahiptir. Gençlerde de görülen belirtilere dikkat edilmesi gerekmektedir. Karın ağrısı, sürekli gaz, kabızlık ve ishal gibi şikayetler, kanserin erken belirtilerinden olabilir. Yaş ilerledikçe, bu belirtilerin ciddiyet kazanması ihtimali yüksektir. Bu nedenle, genç bireylerin de düzenli check-up'lar yaptırmaları ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları geliştirmeleri gerekmektedir.
Özetle, bağırsak kanserinin artışı, bir dizi çevresel ve genetik faktörle birleştiğinde, genç bireylerinde bu hastalığa daha yatkın hale gelmesine yol açıyor. Sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite ve stresi yönetebilmek, bu tehditin en aza indirilmesine yardımcı olacaktır. Gelecekte daha sağlıklı bir toplum için gençlerin sağlıklarını ihmal etmemeleri kritik öneme sahip. Sağlık uzmanlarının önerileri doğrultusunda, herkesin bu konuda farkındalık oluşturması ve kendi alışkanlıklarını gözden geçirmesi gerekmektedir.